Daha önce yazdığım yazıda Beyrut’taki gözlemlerimi; şehri özetlemiştim. Şehirle kurduğumuz temas dışında insanlarla kurduğumuz temaslar zihnimizde kalıcı bir köşe haline geldi. Bu yazıda da insanları anlatacağım, ya da anlatmayı deneyeceğim.
Bir Lübnanlı Kimdir?
Beyrut’ta konuştuğumuz faklı statülerdeki pek çok insan, rahat tavırları ve cana yakınlıklarıyla, uzun süredir tanıdığımız biri ile konuştuğumuzu hissettirdi bize. Sorunlara karşı sakin, genelde eğlenceli ve hatta enerji dolu; daha çok dışa dönük bir şehirden bahsediyoruz.
Eğlence imkanları ile bir zamanlar bölgenin yıldızıymış Beyrut. (Bu son olaylara kadar da öyleydi.) Estetik algısı yüksek bir topluluktan bahsediyoruz aynı zamanda; Çok uluslu lüks-yaşam markalarının yönetiminde Lübnan kökenli yöneticilerin olması bu sebeple çok makul geliyor.
Bence Lübnan, düşünce ve sanatta adı konmamış bir ekol; Halil Cibran, Amin Maalouf, Nassim Nicholas Taleb gibi yazar ve düşünürler; Fairuz gibi efsane sanatçılar çıkarmış bir ülke…
Bu isimler kutunun dışında düşünen, çarpıcı işler üreten ve bunu inanılmaz bir sadelikte yapan isimler.
Cibran, Maalouf, Taleb, Fairuz
Beni düğününe çağıran kıymetli dostumun da en önemli özelliği düşüncelerindeki sadelik ve ihtişamdı, sanki bir Cibran gibi şair, Taleb gibi mental-models düşünürü idi. Aynı zamanda elektro-müzikle de ilgileniyor ama henüz bu konuda Fairuz’u çağrıştıran bir noktada değil. :)
Özetle Lübnan, benim için şehirleri ve insanları ile olumlu idelerin belirdiği, tanıdıkça derinleşen ve beni içerisine çeken bir yer. Bir barış-egemen zamanda öncelikle Baalbek, sonrasında da Lübnan’ın kuzeyini keşfetmek isteğindeyim.
Lübnan ve bölge için bir selamet; sağ-sâlimlik durumu istiyorum. Ancak bir pax-romana da istemiyoruz, barış / peace yeterli değil, selamet / salvation istiyorum.
Bir tehditsizlik=arınmışlık / security yeterli değil aynı zamanda güvenlik=güvenli-kaynaklar / security istiyorum.
Ekonominin Rolü
Lübnanda varlıklı sınıf, uluslararası ticaret ve çeşitli ihracat ürünleriyle ilgilenen kişilerden oluşuyor. Fenike uygarlığının ardılı olan ve bin yılı aşkın süredir bir liman ve ticaret coğrafyası olan Lübnan, diğer Arap ülkelerine kıyasla doğal kaynaklar yerine ticaret ve biraz da üretim kaynaklı varlıklarıyla ayrışıyor. Bu da aslında diğer bölge ülkeleriyle olan ilişkilerindeki tercihlerini açıklıyor.
Tarihi ve ekonomik altyapı, üstyapıyı belirlemiş Lübnan’da: Yakın geçmişte, klasik bir Arap ülkesi, diğer Arap ülkeleri ile doğal kaynaklar ve inşaat sanayisi iş birlikleri ile kalkınma projeleri yapardı. Ticaret ve uluslararası bağlantıları ile Lübnan, daha çok Batı pazarı ve Birleşik Arap Emirlikleri ile temasta. Bu ekonomik altyapı “Dünyaya açık Lübnanlı” arketipinin önemli bir sebeplerinden biri olsa gerek. Lübnan ayrıca Fransız sömürgesi olarak geçirdiği dönemi de dünyaya açık olmak bakımından nisbeten olumlu bir çıktıya dönüştürebilmiş.
Vatan / Millet / Ülke Konuları
Son olarak, (siyasi bir analiz yapmamaya çalışarak) sorunlara karşı Beyrutluların tavırlarında bizi şaşırtan bir örnek paylaşmak isterim: ülkelerine ve ülke sınırlarına dair düşünceleri
Beyrut’a indiğimizde henüz İsrail saldırıları yoğunlaşmamış, Lübnan’a yapılan ufak salıdırlar ise halkta bir endişe oluşturmamıştı. Neden endişelenmedikleriyle ilgili konuşmalarımızda iki şey söylediler;
1 - Lübnan’ın bölünmüş halkı ve toprakları:
Ülkenin güneyinin ve Beka vadisinin bulunduğu doğu kısımların, teoride Lübnan, pratikte ise başka bir yer olarak biliniyor. Çoğu kişi bu bölgelere yapılan saldırının Lübnan’la ilgili olmadığını ve kendi bölgelerine sıçramayacağı inancında.
Bence bunun en büyük sebebi Lübnan’ın geçirdiği iç savaş ile derinleşen toplumsal ayrışma ve devlet gücünün konsolide olamaması. Bir cumhuriyetin meclisi, farklı çıkar ve etnik/dini öncelik gruplarından oluşursa ortak karar almak da mümkün olamaz, sınırlara sahip çıkmak da.
Ulusal egemenlik açısından bir bütünlük sağlayamayan Lübnan, İsrail’in kara harekatına başladığı sırada geri çekilerek, taraf olmadıklarını gösterdi. Yıkımı en aza indirecek mantıklı bir çözüm.
Kredi: Economist Dergisi
Düşünebiliyor musunuz, bu haritadaki kırmızı noktalar tam olarak Lübnan toprağı değil?
Harita üzerinde Daniyeh yazan yer, Beyrut’un merkezi olan, bunun dışındaki yerler ise Beyrut sınırları dışarısındaki yerler. Daniyeh mahallesi de Şii-Müslüman nüfusa sahip olan Beyrut’taki tek-tük yerlerden biri. 24 Eylül’deki Daniyeh saldırısı olana kadar Beyrut’a direkt olarak bir atak yoktu.
2 - Her gün olan olağanlaşır:
Her gün bomba patlarsa ya da her gün bir komşu ülkenin ordu sözcüsü tehditler savurursa ve bu artık tepki verilecek bir durum değil, olağan bir yaşam koşuluna dönüyor. Şu örnek çok ilginç geldi mesela;
İnsanlarla konuştuğumuzda “THY ve diğer Türk havayolları çok güzel, çok seviyoruz ama bir çıt çıksa uçuş iptali yapıyorlar” gibi bir görüşe şahit olduk. Biz de neredeyse bu düşünce ile THY’yi garipsedik, diğer tüm havayolları uçarken THY’nin dönüş uçuşumuzu iptal etmesi bizi üzmüştü.
Evet gerçekten THY Beyrut uçuşlarında en az risk alan havayolu; ancak THY’nin 2 gün içinde sefer koymadığı tüm durumlarda diğer havayolları da iptallere başlıyordu. Risk ortadan kalkında THY tekrar seferlere başlıyordu.
Halka göre bu durum, THY’nin kararsızlığı ya da garip bir davranış (idi). Son haftalarda yaşananlar halkın görüşünü değiştirmiş olsa gerek.